Milan “KING” Baros
Avrupa futbolunu izlerken sahadaki yıldızların bir gün bizim için sahada olacağını pek düşünmeyiz. Milan Baros da o yıldızlardan biriydi. Liverpool, Aston Villa ve Lyon forması altında izledikten sonra Galatasaray’a geldi. Tabii ki, “bu sezon kaç gol atar” cümlesinin gizli öznesiydi. İşte o rakam başlangıç için 20’ydi. GS Dergisi sordu Süper Lig 2008-2009 Gol Kralı Milan Baros cevapladı… İlk senede gol kralı olmanın sırrı neydi?
(Röportaj: Tarık ÜNLÜTÜRK | Galatasaray Dergisi, Haziran-Temmuz 2009, Sayı: 80)
Bu sezon 20 gol attın. Sezon başında bu rakama ulaşacağını düşünüyor muydun?
Sezon başı bana sorulsa, normal olarak herhangi bir gol sayısı vermezdim. Çünkü bir sezon öncesinde yaşayacağınız sakatlıkları, iniş-çıkışları göremezsiniz. Kaç maç oynayacağınızı bile bilemezsiniz. Ama kendi açımdan şu anda geriye dönüp baktığımda attığım golün daha fazlasını atabileceğimi düşünüyorum. Seneye de daha fazla atacağımı tahmin ediyorum.
Önce Premier Lig ardından Fransa Ligi’nde forma giydin. Şimdi ise Türkiye’desin. Hayal kırıklığına uğradın mı, yoksa Süper Lig beklentilerini karşıladı mı?
İngiltere ve Fransa ligleri gibi önemli liglerde oynadım. Sonuçta Galatasaray da dünyanın en tanınmış takımlarından bir tanesi. O yüzden bu durum benim için hayal kırıklığı olarak nitelendirilemez. Onun haricinde Şampiyonlar Ligi'nde oynamayı çok isterdim. Çünkü Galatasaray gibi bir takımın ikincilik ya da daha aşağısı gibi bir hedefi olamaz. Her zaman şampiyonluğu hedefler. Bu hedefi de takım olarak seneye yakalayacağımızı düşünüyorum.
Milli takım kariyerinin her zaman kulüp takımlarındaki kariyerinin önünde olduğu düşüncesine katılır mısın?
Evet, aslında öyle gözükebilir. Ama Liverpool'da ve Lyon'da belirli sakatlıklar yaşadığım gerçeği de var. Bu sakatlıklar yüzünden de fazla ön plana çıkamamış olabilirim. Lyon’da ise Benzema tek forvet olarak oynuyordu. Tek forvet oynamamız sebebiyle de fazla forma şansı bulmadım. Aslından bu düşünceye çok katıldığımı söyleyemem.
Geçtiğimiz sezonu takım açısından nasıl değerlendirirsin? Takım sence neden başarısız oldu?
Hayal kırıklığı ile geçen bir sezon oldu. Sezonu beşinci tamamladık. UEFA Avrupa Ligi’ne katılacağız. Galatasaray gibi büyük bir camianın Şampiyonlar Ligi’nde olması lazım. Doğrusu hedeflerimizin çok daha ötede olması gerekir. O yüzden başarısız bir sezon geçirdik diyebilirim.
UEFA Kupası hedefi yeni kurulan bir takım için çok mu büyüktü? Biz içinde bulunduğumuz için hissetmedik. Ama sen dışarıdan da bakabiliyorsun…
Böyle bir sebep olduğunu düşünmüyorum. Galatasaray zaten UEFA Kupası’na katılıyorsa, kazanma amacıyla katılıyordur. Hedefin bu olduğunu herkes biliyor. Kazanma amacınız yoksa hiç katılmayın daha iyi. Hamburg maçında bir şanssızlık yaşadık. O maç bizim tüm sezonumuzu da etkilemiş olabilir. Bizim için olumsuz anlamda bir dönüm noktası oldu. Yoksa biz UEFA Kupası’nı alabilirdik.
Efsane basketbolcu Michael Jordan’ın bir sözü var, “Yetenek maç kazandırır, takım ruhu ve zeka ise şampiyonluk”. Sence Galatasaray’da geçen sezon eksik olan bu olabilir mi?
Sonuçta bu bir takım oyunu. Herhangi bir bireysel spor değil. Kişilerin performansları bir yere kadar takımı götürebilir. Bir başarı yakalanacaksa takım ruhunun olması lazım. Ama bizim birçok şanssızlığımız da vardı. Ama artık neden aramanın da fazla bir faydası yok. Bizim için çok başarılı bir sezon geçmedi. Umarım gelecek sezon çok daha iyi olacak.
Sezon içinde teknik direktör değişikliği oldu. Bu değişiklik seni nasıl etkiledi?
Bu soruya benim futbolcu olarak cevap vermem doğru olmaz. Ben bu takımın bir parçasıyım. Bir futbolcuyum. Benim işimi yapmam gerekirdi. Ben de onu yapmaya çalıştım.
Sezonun tek hattrick’ini Beşiktaş’la ilk yarıda oynanan maçta yapmıştın. Ama ikinci yarıda yine Beşiktaş maçında çok net pozisyonlardan yararlanamadın.
Bu sadece benim aşıma gelen bir şey değil. Sonuçta futbol oynuyorsunuz. Her zaman her maçta aynı performansı gösteremiyorsunuz. İlk Beşiktaş maçında bazı faktörler benden yanaydı. Ama ikinci maçta istediklerimiz olmadı. Bunu normal karşılamak gerekir.
Fenerbahçe maçı için neler söyleyeceksin? Yaşanan olaylarda ne düşündün?
Sonuçta şampiyonluğa oynayan takımsanız bu tip şeyleri bırakmanız lazım. Özellikle Fenerbahçe maçında bizim üç puana çok ihtiyacımız vardı. Maçtaki o gerginlikler Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdü. Çünkü top oynamak isteyen bizdik. Maç durdukça biz konsantrasyonumuzdan bir şeyler kaybettik. Profesyonel bir takımsanız ve şampiyonluğa oynuyorsanız bu tip şeyleri geride bırakmanız lazım. Fakat biz o gün bunu başaramadık.
Süper Lig’in kalitesi için neler söylersin?
Kaliteli bir lig… Sezon başında herkes Galatasaray ya da Fenerbahçe’nin şampiyon olacağını, bu iki takım arasında rekabetin geçeceğini düşünüyordu. Ama Beşiktaş aradan sıyrıldı. Herkesin herkesi yenebildiği bir ligin kalite düzeyi de yüksektir.
Sezon içinde en çok hangi maçta üzüldün?
Bir maç söylemek çok doğru olmaz. Bazı dönemlerde gelen kayıplarda takım olarak üzüntüler yaşadık.
Tam 11 tane sarı kart gördün bu sezon. Sence hücum oyuncusu olarak biraz çok değil mi?
Bir forvet oyuncusu için 11 sarı kart gerçekten çok fazla. Ama diyalog sıkıntısı da çektim açıkçası. Ben hakemlere bir şeyler anlatmaya çalıştığımda, anlatamamanın sıkıntısını yaşadım. Biraz yanlış anlaşılmalardan kaynaklanan kartlar gördüm. Tabii burada kendimden kaynaklanan sıkıtılar da oldu. Kendimi de geliştirmeliyim bu konuda.
Türk medyası hakkına neler düşünüyorsun, zaman zaman eleştirildin?
Buraya geldiğimden beri basını fazla takip etmediğimi söylemeliyim. Ama bu buraya özgü yaptığımız bir şey değil. Kariyerime ilk başladığımda benim için ne yazılmış diye çok merak ederdim. Şu anda tecrübeli futbolcuyum. Artık takip etmiyorum. Basında çalışan ama futboldan anlamayan birçok insan var. Bu her yerde geçerli… Gazete sayfalarını doldurmak için haber yapıyorlar. Onların da hakkı, pek fazla da bir şey diyemiyorum. Yapacak fazla bir şey yok.
Şu anda Avrupa’dan teklifler geliyor mu, bundan sonrası için neler söyleyeceksin?
Bir futbolcu geleceği için yorum yapmamalı. Şu anda baktığınız zaman Galatasaray’la iki yıl daha sözleşmem var. Onun haricinde umuyorum sezonu burada açarım. Kısa vadede hazırlık kampına Galatasaray’la başlayıp başarılı bir sezon geçirmek istiyorum. Ama geleceğim için şu anda çok fazla bir yorum da yapamıyorum.
Çek futbolunun bir temsilcisisin. Milli takım olarak çok üst düzeydesiniz fakat lig genelde Prag takımlarının arasında geçen vasat bir mücadeleye sahne oluyor…
Genelde dediğin gibi Prag takımları daha ağırlıkta. Çek ligini genel olarak değerlendirirsem kaliteli futbolcular var. Her takımda bu oyunculardan var. Ama oradaki en büyük zaaf taraftar eksikliği.
Taraftar ne kadar etken futbolda?
Taraftarlar bir futbolcunun performansını ikiye katlayabiliyor. Bu kadar etkenler bu oyuna. Ama Çek Ligi’nde bunu bulamadığımız için otomatikman kalitede düşüyor.
Senin futbol stilin Çek futbolunun tüm sistemini değiştirdi diyebilir miyiz? Senden önceki forvetler Lokvenc, Koller hatta Siegl daha statik futbol oynayan oyunculardı.
Tabii bu saydığın futbolculara baktığımız zaman hepsi çok iyi oyuncular. Ve takım içinde de özel bir görevleri var. Pivot santrafor tipinde oyuncular. Nitekim Koller, 2.02 boyunda. Ve benim kadar koşmasını bekleyemezsiniz. Mantığı değiştirme anlamında değil ama futbolcu olarak farklı stillerimiz olduğu için farklı katkılarımız oluyordu. Bu şekilde değerlendirilmeli.
Son şampiyonadan sonra bazı oyuncular milli takımı bıraktı. Sence Çek futbolunda bir düşüş gerçekleşebilir mi?
Şimdi baktığımızda Pobosky, Nedved gibi oyuncuların yerini doldurmak çok zor olacak. Son iki üç sezona baktığımız zaman çok iyi maçlar çıkarttık milli takımda. Umarım 2004 yakaladığımız başarıyı yine yakalayacağız. Çünkü aşağından iyi futbolcular geliyor.
Avrupa’da yabancı sınırlaması yok. Türkiye’de ise var. Son yıllarda ülke liglerindeki yabancı kontenjanı çok fazla konuşulur oldu. Sen neler düşünüyorsun?
Şu andaki kurallar bu şekilde. Bunu değiştirmek elimizde değil. Belki tümden bir değişim yapılacak. FIFA ya da UEFA tüm ülkeleri genel olarak kapsayan bir değişikliğe gidecek. Belki bu bir çare olabilir.
Galatasaray taraftarı hakkında ne düşünüyorsun?
Türkiye’de genelinde her şehirde, her takımda iyi taraftarlar var. Futbola karşı bir tutku var. Galatasaray’ın ise çok etkileyici bir taraftarı var. Sezon başından şampiyonluktan uzaklaşana kadar bizi hep desteklediler. Yarıştan kopunca tribünler biraz boşaldı ama bunun nedenini biraz da kendimizde aramalıyız. Onlar ellerinden geleni yaptılar.
Arda Turan, Mehmet Topal, Servet gibi oyuncular Avrupa takımları ile anılıyor. Sence bu isimlerin şansı nedir Avrupa’da?
Gerçekten çok kaliteli futbolcular. Sadece Arda, Servet ve Topal değil. Bizle antrenmana çıkan birçok genç futbolcu arkadaşımız var. Hem bu genç arkadaşlarımız, hem de saydığınız isimlerin Avrupa’da oynayabileceğini düşünüyorum. Ama ülke değiştirmek çok kolay olmayacaktır. Giderlerse Galatasaray için dezavantaj olabilir. Bir de böyle bir durum var.
İstanbul
İstanbul gayet güzel bir şehir. Burada çok güzel bir evim var. Aslında sezon boyunca antrenmanlardan fazla bir vakit de kalmıyor. O yüzden gezmeye fazla bir zaman bulamıyorum. Çoğu zamanı evde geçiriyorum. Çok güzel bir evim olduğu için de bundan şikayetçi değilim. Fakat İstanbul’da gerçekten çok fazla gezilecek yer var. Çok güzel alışveriş yerleri ve restoranlar var. Ne ararsanız bulabileceğiniz bir şehir.
Avrupa futbolunu izlerken sahadaki yıldızların bir gün bizim için sahada olacağını pek düşünmeyiz. Milan Baros da o yıldızlardan biriydi. Liverpool, Aston Villa ve Lyon forması altında izledikten sonra Galatasaray’a geldi. Tabii ki, “bu sezon kaç gol atar” cümlesinin gizli öznesiydi. İşte o rakam başlangıç için 20’ydi. GS Dergisi sordu Süper Lig 2008-2009 Gol Kralı Milan Baros cevapladı… İlk senede gol kralı olmanın sırrı neydi?
(Röportaj: Tarık ÜNLÜTÜRK | Galatasaray Dergisi, Haziran-Temmuz 2009, Sayı: 80)
Bu sezon 20 gol attın. Sezon başında bu rakama ulaşacağını düşünüyor muydun?
Sezon başı bana sorulsa, normal olarak herhangi bir gol sayısı vermezdim. Çünkü bir sezon öncesinde yaşayacağınız sakatlıkları, iniş-çıkışları göremezsiniz. Kaç maç oynayacağınızı bile bilemezsiniz. Ama kendi açımdan şu anda geriye dönüp baktığımda attığım golün daha fazlasını atabileceğimi düşünüyorum. Seneye de daha fazla atacağımı tahmin ediyorum.
Önce Premier Lig ardından Fransa Ligi’nde forma giydin. Şimdi ise Türkiye’desin. Hayal kırıklığına uğradın mı, yoksa Süper Lig beklentilerini karşıladı mı?
İngiltere ve Fransa ligleri gibi önemli liglerde oynadım. Sonuçta Galatasaray da dünyanın en tanınmış takımlarından bir tanesi. O yüzden bu durum benim için hayal kırıklığı olarak nitelendirilemez. Onun haricinde Şampiyonlar Ligi'nde oynamayı çok isterdim. Çünkü Galatasaray gibi bir takımın ikincilik ya da daha aşağısı gibi bir hedefi olamaz. Her zaman şampiyonluğu hedefler. Bu hedefi de takım olarak seneye yakalayacağımızı düşünüyorum.
Milli takım kariyerinin her zaman kulüp takımlarındaki kariyerinin önünde olduğu düşüncesine katılır mısın?
Evet, aslında öyle gözükebilir. Ama Liverpool'da ve Lyon'da belirli sakatlıklar yaşadığım gerçeği de var. Bu sakatlıklar yüzünden de fazla ön plana çıkamamış olabilirim. Lyon’da ise Benzema tek forvet olarak oynuyordu. Tek forvet oynamamız sebebiyle de fazla forma şansı bulmadım. Aslından bu düşünceye çok katıldığımı söyleyemem.
Geçtiğimiz sezonu takım açısından nasıl değerlendirirsin? Takım sence neden başarısız oldu?
Hayal kırıklığı ile geçen bir sezon oldu. Sezonu beşinci tamamladık. UEFA Avrupa Ligi’ne katılacağız. Galatasaray gibi büyük bir camianın Şampiyonlar Ligi’nde olması lazım. Doğrusu hedeflerimizin çok daha ötede olması gerekir. O yüzden başarısız bir sezon geçirdik diyebilirim.
UEFA Kupası hedefi yeni kurulan bir takım için çok mu büyüktü? Biz içinde bulunduğumuz için hissetmedik. Ama sen dışarıdan da bakabiliyorsun…
Böyle bir sebep olduğunu düşünmüyorum. Galatasaray zaten UEFA Kupası’na katılıyorsa, kazanma amacıyla katılıyordur. Hedefin bu olduğunu herkes biliyor. Kazanma amacınız yoksa hiç katılmayın daha iyi. Hamburg maçında bir şanssızlık yaşadık. O maç bizim tüm sezonumuzu da etkilemiş olabilir. Bizim için olumsuz anlamda bir dönüm noktası oldu. Yoksa biz UEFA Kupası’nı alabilirdik.
Efsane basketbolcu Michael Jordan’ın bir sözü var, “Yetenek maç kazandırır, takım ruhu ve zeka ise şampiyonluk”. Sence Galatasaray’da geçen sezon eksik olan bu olabilir mi?
Sonuçta bu bir takım oyunu. Herhangi bir bireysel spor değil. Kişilerin performansları bir yere kadar takımı götürebilir. Bir başarı yakalanacaksa takım ruhunun olması lazım. Ama bizim birçok şanssızlığımız da vardı. Ama artık neden aramanın da fazla bir faydası yok. Bizim için çok başarılı bir sezon geçmedi. Umarım gelecek sezon çok daha iyi olacak.
Sezon içinde teknik direktör değişikliği oldu. Bu değişiklik seni nasıl etkiledi?
Bu soruya benim futbolcu olarak cevap vermem doğru olmaz. Ben bu takımın bir parçasıyım. Bir futbolcuyum. Benim işimi yapmam gerekirdi. Ben de onu yapmaya çalıştım.
Sezonun tek hattrick’ini Beşiktaş’la ilk yarıda oynanan maçta yapmıştın. Ama ikinci yarıda yine Beşiktaş maçında çok net pozisyonlardan yararlanamadın.
Bu sadece benim aşıma gelen bir şey değil. Sonuçta futbol oynuyorsunuz. Her zaman her maçta aynı performansı gösteremiyorsunuz. İlk Beşiktaş maçında bazı faktörler benden yanaydı. Ama ikinci maçta istediklerimiz olmadı. Bunu normal karşılamak gerekir.
Fenerbahçe maçı için neler söyleyeceksin? Yaşanan olaylarda ne düşündün?
Sonuçta şampiyonluğa oynayan takımsanız bu tip şeyleri bırakmanız lazım. Özellikle Fenerbahçe maçında bizim üç puana çok ihtiyacımız vardı. Maçtaki o gerginlikler Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdü. Çünkü top oynamak isteyen bizdik. Maç durdukça biz konsantrasyonumuzdan bir şeyler kaybettik. Profesyonel bir takımsanız ve şampiyonluğa oynuyorsanız bu tip şeyleri geride bırakmanız lazım. Fakat biz o gün bunu başaramadık.
Süper Lig’in kalitesi için neler söylersin?
Kaliteli bir lig… Sezon başında herkes Galatasaray ya da Fenerbahçe’nin şampiyon olacağını, bu iki takım arasında rekabetin geçeceğini düşünüyordu. Ama Beşiktaş aradan sıyrıldı. Herkesin herkesi yenebildiği bir ligin kalite düzeyi de yüksektir.
Sezon içinde en çok hangi maçta üzüldün?
Bir maç söylemek çok doğru olmaz. Bazı dönemlerde gelen kayıplarda takım olarak üzüntüler yaşadık.
Tam 11 tane sarı kart gördün bu sezon. Sence hücum oyuncusu olarak biraz çok değil mi?
Bir forvet oyuncusu için 11 sarı kart gerçekten çok fazla. Ama diyalog sıkıntısı da çektim açıkçası. Ben hakemlere bir şeyler anlatmaya çalıştığımda, anlatamamanın sıkıntısını yaşadım. Biraz yanlış anlaşılmalardan kaynaklanan kartlar gördüm. Tabii burada kendimden kaynaklanan sıkıtılar da oldu. Kendimi de geliştirmeliyim bu konuda.
Türk medyası hakkına neler düşünüyorsun, zaman zaman eleştirildin?
Buraya geldiğimden beri basını fazla takip etmediğimi söylemeliyim. Ama bu buraya özgü yaptığımız bir şey değil. Kariyerime ilk başladığımda benim için ne yazılmış diye çok merak ederdim. Şu anda tecrübeli futbolcuyum. Artık takip etmiyorum. Basında çalışan ama futboldan anlamayan birçok insan var. Bu her yerde geçerli… Gazete sayfalarını doldurmak için haber yapıyorlar. Onların da hakkı, pek fazla da bir şey diyemiyorum. Yapacak fazla bir şey yok.
Şu anda Avrupa’dan teklifler geliyor mu, bundan sonrası için neler söyleyeceksin?
Bir futbolcu geleceği için yorum yapmamalı. Şu anda baktığınız zaman Galatasaray’la iki yıl daha sözleşmem var. Onun haricinde umuyorum sezonu burada açarım. Kısa vadede hazırlık kampına Galatasaray’la başlayıp başarılı bir sezon geçirmek istiyorum. Ama geleceğim için şu anda çok fazla bir yorum da yapamıyorum.
Çek futbolunun bir temsilcisisin. Milli takım olarak çok üst düzeydesiniz fakat lig genelde Prag takımlarının arasında geçen vasat bir mücadeleye sahne oluyor…
Genelde dediğin gibi Prag takımları daha ağırlıkta. Çek ligini genel olarak değerlendirirsem kaliteli futbolcular var. Her takımda bu oyunculardan var. Ama oradaki en büyük zaaf taraftar eksikliği.
Taraftar ne kadar etken futbolda?
Taraftarlar bir futbolcunun performansını ikiye katlayabiliyor. Bu kadar etkenler bu oyuna. Ama Çek Ligi’nde bunu bulamadığımız için otomatikman kalitede düşüyor.
Senin futbol stilin Çek futbolunun tüm sistemini değiştirdi diyebilir miyiz? Senden önceki forvetler Lokvenc, Koller hatta Siegl daha statik futbol oynayan oyunculardı.
Tabii bu saydığın futbolculara baktığımız zaman hepsi çok iyi oyuncular. Ve takım içinde de özel bir görevleri var. Pivot santrafor tipinde oyuncular. Nitekim Koller, 2.02 boyunda. Ve benim kadar koşmasını bekleyemezsiniz. Mantığı değiştirme anlamında değil ama futbolcu olarak farklı stillerimiz olduğu için farklı katkılarımız oluyordu. Bu şekilde değerlendirilmeli.
Son şampiyonadan sonra bazı oyuncular milli takımı bıraktı. Sence Çek futbolunda bir düşüş gerçekleşebilir mi?
Şimdi baktığımızda Pobosky, Nedved gibi oyuncuların yerini doldurmak çok zor olacak. Son iki üç sezona baktığımız zaman çok iyi maçlar çıkarttık milli takımda. Umarım 2004 yakaladığımız başarıyı yine yakalayacağız. Çünkü aşağından iyi futbolcular geliyor.
Avrupa’da yabancı sınırlaması yok. Türkiye’de ise var. Son yıllarda ülke liglerindeki yabancı kontenjanı çok fazla konuşulur oldu. Sen neler düşünüyorsun?
Şu andaki kurallar bu şekilde. Bunu değiştirmek elimizde değil. Belki tümden bir değişim yapılacak. FIFA ya da UEFA tüm ülkeleri genel olarak kapsayan bir değişikliğe gidecek. Belki bu bir çare olabilir.
Galatasaray taraftarı hakkında ne düşünüyorsun?
Türkiye’de genelinde her şehirde, her takımda iyi taraftarlar var. Futbola karşı bir tutku var. Galatasaray’ın ise çok etkileyici bir taraftarı var. Sezon başından şampiyonluktan uzaklaşana kadar bizi hep desteklediler. Yarıştan kopunca tribünler biraz boşaldı ama bunun nedenini biraz da kendimizde aramalıyız. Onlar ellerinden geleni yaptılar.
Arda Turan, Mehmet Topal, Servet gibi oyuncular Avrupa takımları ile anılıyor. Sence bu isimlerin şansı nedir Avrupa’da?
Gerçekten çok kaliteli futbolcular. Sadece Arda, Servet ve Topal değil. Bizle antrenmana çıkan birçok genç futbolcu arkadaşımız var. Hem bu genç arkadaşlarımız, hem de saydığınız isimlerin Avrupa’da oynayabileceğini düşünüyorum. Ama ülke değiştirmek çok kolay olmayacaktır. Giderlerse Galatasaray için dezavantaj olabilir. Bir de böyle bir durum var.
İstanbul
İstanbul gayet güzel bir şehir. Burada çok güzel bir evim var. Aslında sezon boyunca antrenmanlardan fazla bir vakit de kalmıyor. O yüzden gezmeye fazla bir zaman bulamıyorum. Çoğu zamanı evde geçiriyorum. Çok güzel bir evim olduğu için de bundan şikayetçi değilim. Fakat İstanbul’da gerçekten çok fazla gezilecek yer var. Çok güzel alışveriş yerleri ve restoranlar var. Ne ararsanız bulabileceğiniz bir şehir.